İslamın Narsisizme Bakışı

İslamın Narsisizme bakışı konusunu bu yazımızda sizlerle paylaşacağız. İslam ve narsizm kavramını bütün yönleriyle karşılayan bir kavram bulunmamaktadır. Bununla birlikte narsizm, alt boyutlarıyla birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde; makam, itibar ve sosyal konumunun bulunması anlamına gelen câh; bir şahsın kendini büyük görmesi, övünmesi, kendi görüşünü üstün görmesi, kendini ve yaptıklarını beğenerek böbürlenmesi manasına gelen ucb; büyük olma isteği, kişinin kendisini insanların en iyisi, en üstünü görmesi, bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması anlamına gelen kibir; başkalarına ihtiyaç duymama, muhtaç olmama ve kendini yeterli görme manasına gelen istiğna; isim ve marka olmak için gösteriş yapma manalarını içeren riya gibi kavramların hep birlikte narsizmi bütün yönleriyle tanımladığı söylenebilir.

İlgili ayetlere bakacak olursak;
* “Allâh, Âdemi, Nûh’u, İbrahim ailesi ve İmran ailesini insanlara üstün kıldı.”
* “Bak, onların bazısını diğerlerine nasıl üstün kıldık”.
* “Bir kısmınızı diğerleri üzerine üstün kıldık.”.
* “Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz.”
Ayetlerinde görüldüğü üzere, insanlardan bir kısmının diğerlerine göre üstün olduğuna dikkat çeker. İnsanların akıl, sıhhat, ilim, fiziksel güç, soy, servet, ibadet, konuşma kabiliyeti gibi bir kısım özelliklerden dolayı kendilerini üstün gördüklerini belirtir. Bununla birlikte İslam alçak gönüllü olmayı teşvik eder. Bu tür üstünlüklerin bireyde yerleşerek bir problem haline gelmemesi için bireylerin hatalı inançlarını, olumsuz düşüncelerini fark etmesini sağlar. Bu düşünceleri gerçekçi olanlarla değiştirmeye çalışır. Yani din, narsistik davranışları bir problem olarak görür ve bunlara çözüm yolları sunar.

Nitekim bir dini veya inancı kabul etmek narsizmi engelleyen yollardan birisidir. Kur’ân, Allâh’ı; gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları yaratan, gökten yere kadar her işi düzenleyip yöneten olarak açıklar. O’nun bilgi ve izni olmadan canlı ya da cansız hiçbir şeyin olamayacağı birisi olarak tanıtır. İslam, insanlardan bütün kâinatın tek sahibi önünde boyun eğmelerini, her türlü kibir, gurur ve kendini beğenmekten vazgeçmelerini ister. Allâh’ın iradesine teslim olmalarını ister. Dolayısıyla İslâmı kabul eden kişi, bencilliğinden, kendi gücüne güvenmekten vazgeçip alçak gönüllü bir kul olarak Allâh’ın huzurunda durmayı kabullenmiş olur. Fromm’a göre Allâh’ın varlığını kabul etmek hiç kimsenin Allâh olamayacağını, her şeyi yapıp her şeyi bilemeyeceğini kabul etmek demektir ki; bununla insanın yaratılan bir kul olduğu hatırlatılmış ve insanın narsizme kapılarak kendini yüceltmesine bir sınır getirilmiş olur.

Kur’ân’da Narsistik Düşüncelerle Başa Çıkma Yöntemi

insanın yaratılışı

Kur’ân’ın narsistik düşüncelerle başa çıkmada ortaya koyduğu çareler vardır. İnsanın kendini farklı ve üstün görmesinin ne kadar yanlış olduğunu göstermek için kendi yaratılışını düşünmesine davet eder. Kur’ân, ilk insanın topraktan, insanoğlunun ise, bir damla sudan yaratıldığından bahseder. İnsanın yaratılışı ve hayat merhalelerine dikkat çekerek, insanları neden ve nasıl yaratıldıklarını düşünmeye davet eder. Aynı şekilde Hz. Peygamber, “Hepiniz Âdem’den, Âdem ise topraktan yaratılmıştır.” ve “Arabın Aceme, Acemin Araba üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır.” der. Bu ifadeyle insanların yaratılış bakımından eşit olduğunu vurgular. Gerek Kur’ân gerekse Hz. Peygamber insanlarda olabilecek soy, kan ya da ırkın asilliği gibi gerek biyolojik gerekse psikolojik üstünlük düşüncelerinin anlamsızlığına temas eder.

Dünyanın maddî ve manevî açıdan bir imtihan unsuru olduğunu düşünme dinin sunduğu bir diğer çaredir. Din, insana Allâh tarafından verilen maddî ve manevî imkânların bir imtihan vesilesidir. Allâh’ın bunları verdiği gibi geri alabileceğini de bildirerek bunların geçici olduğunu insana hatırlatır. İnsanın kendine verilen bu imkânlarla imtihana olacağını, yaptığı her şeyin hesabının sorulacağını, bunun neticesinde ceza veya mükâfat alacağını ifade eder. Bilindiği üzere ceza tehdidi ve cezalandırmadaki kararlılık ile güvenirlik, kötü davranışları asgariye indirmek için etkili bir yoldur. Bu şekilde din, inanan insanın nefsinin istek ve arzularına engel olmasına, bu sayede narsist düşünce ve davranışlardan uzaklaşmasına vesile olabilir.

İslam’ın Narsisizm’i Engellemede Kullandığı Yöntem

Dinin narsizmi engellemede kullandığı yöntemlerden birisi de, inananları ısrarla uyarmasıdır. Bu tür olumsuz davranışların sonuçlarına, kâr ve zararlarına dikkat çektiği pragmatik çürütme metodunu kullanır. Kur’ân, narsist tavırları neticesinde Şeytan’ın Allâh’ın huzurundan kovuluşunu örnek verir ve pek çok yerde Şeytan’dan ve ona benzemekten sakınılmasını emreder. Aynı şekilde tarihsel süreçte narsizmin göstergeleri olan teşhircilik, hak iddia etme ve tümgüçlülük (her şeye gücünün yeteceği) yanılsamalarına örnek verilir. Bu yanılsamayla kendini ilahlık seviyesine çıkaran Nemrut, Firavun ve Karun gibi şahsiyetlerden ve kötü sonlarından bahsederek inananları bu tür davranışlardan uzak tutmaya çalışır.

Allâh’ın sevgisini kaybetmeme düşüncesi duygusal açıdan bir diğer çaredir. Kur’ân, narsist duygu ve davranışların beğenilmediğini, hoş görülmediğini anlatır. Bu davranışların Allâh’ın sevgisini kaybetmeye sebep olduğunu belirtir, kendini beğenmeyi ve kibri cehenneme uygun bir sıfat olarak niteler.

Kur’ân, üstünlük duygusuyla hareket edenleri, kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri Allâh’ın asla sevmediğini belirtir. Alçakgönüllü olmayı, tevazu göstermeyi, başkalarını aşağılayıcı duygu ve davranışlardan uzak durmayı emreder. Kur’ân’ın bu tutumu narsizmi azaltıcı, önleyici ahlâkî bir tedbir olarak değerlendirilebilir. Bu durum, Twenge ve Campbell’in narsizmin tedavisinde çözüm olarak önerdiği narsistin davranışlarını olumlu yönde değiştirme yöntemidir. Sahip olduğunu belirttiği erdem, şefkat ve inceliği teşvik etme durumunun din (İslâm) tarafından birebir uygulandığını göstermektedir.

Narsizm ve İbadet

narsizm ibadet

Narsizmi engelleyici diğer bir faktör ibadetlerdir. Çünkü ibadetler, insanlardaki üstünlük duygusunu/kibri yok edip istiğna duygularını asgari düzeye indirilmesine katkı sağlar. Mesela namazla, kişi Allâh huzurunda benliğinin yok oluşunu, O’na boyun eğişini gösterir. Aynı zamanda namaz, kişinin herkesi eşit görmesini sağlar ve onda kendini beğenmişlik, kibir ve enaniyet duygularının oluşmasına engel olur. Aynı şekilde zekât ve sadaka; insanı kendini üstün görme, bencillik, paraya olan bağlılık gibi hoş görülmeyen ve olumsuz sonuçlar doğuran duygu, düşünce ve tavırlardan arındırır. Bunların yerine ise, cömertlik, fedakârlık, başkalarını düşünme gibi ahlâkî özellikleri geliştiren bir ibadettir. Hac ve Umre (ihram) ise, her türlü dünyevi makam, mertebe, şehvet ve arzulardan sıyrılarak gerçek insanlığa dönüşünün ifadesidir.

İslâm’ın ortaya koyduğu kardeşlik hukuku narsizmi engelleyici bir diğer faktördür. Kur’ân, bütün müminlerin dost ve kardeş olduğunu belirtir. Bunun gereği olarak da her türlü güzel işte birbirlerini desteklemeye ve birlikte hareket etmeye teşvik etmesi; olumsuz işlerde ise, birbirlerini uyarmaları, destek olmamaları gerektiğini belirtmesi bu tür davranışların engellenmesinde etkili olabilir. Bununla birlikte eleştiri kabul etmeyen, ikaz edilmekten hoşnut olmayan insanların olduğu da bir gerçektir.

Nitekim Twenge ve Campbell, İslâm’ın inananlardan beklediği bu tutumun benzerini önerir. Toplumsal açıdan uygun olmayan, özellikle kötü davranışların ödüllendirilmemesi ve engellenmesini narsizmin tedavisinde bir çözüm olarak önermektedir.

İnsanın görünür olma, sürekli ilgi çekme isteği (teşhircilik), din tarafından hoş karşılanmamaktadır. İslam, ibadet, infak ve insanın en değerli varlığı olan canını feda ettiği şehitlik vb. mevzularda bile gösterişe olumlu bakmaz. Bu durumun insana bir şey kazandırmadığını belirtmekte ve böyle davrananları uhrevi cezayla tehdit etmektedir. Gerek Kur’ân gerekse Hz. Peygamber, ilgi çekmede kullanılan yöntemlerin en yaygın olanlarından birisi olan giyim kuşamla ilgili olarak öneride bulunur. Müminlerin iyi ve güzel giyinmeleri gerektiğini belirtir. Ancak giyinmenin amacının başkalarına üstünlük taslama, onları küçük görme ya da başkalarının ilgisini çekme olmaması gerektiği hususunda uyarmaktadır.

Alıntı : DİNDARLARDA NARSİZM: YÜKSEK DİN EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLER ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA – İsa Özel

Add Comment